Search This Blog

24 August 2016

Essays on Beer - Tuborg Gold

Bira Üzerine Denemeler - Tuborg Gold


Bu memleketin insanları yıllar yılı her konuda farklı noktalarda yer almışlar ama her zaman "Yok Aslında Birbirimizden Farkımız Ama Biz Osmanlı Bankasıyız" diyerek yollarına devam etmişlerdir. Benzer şekilde 70'lerden beri süregelen Efes mi Tuborg mu probleminin çözümünde içtiklerinin bira olduğunu anladıklarında sorun kalmamıştır. Eskiden bira bakkallarda satılırdı ve bira istediğinizde önünüze tombul şişeyi dayarlardı. Efes yerine Tuborg istiyorsanız özellikle belirtmeniz gerekirdi. Ayrıca Tuborg şişeleri depozitosu daha fazla olduğu için bir şeyler toplayıp satan çocuklar arasında daha geçerliydi. Bilimsel bir yaklaşımla lineer akselerasyon kapsamında incelediğimizde "Kral Bira Lüks Bira" noktasından hereketle "Adam Gibi Bira" noktasına ulaşıncaya kadar Efes'in tozunu yutan Tuborg son yıllarda olması gerektiği yere doğru hareketlenmiş ve pazar payının % 20'yi aşması üzerine mahallenin dayısı "Bira Olmak Kolay Efes Olmak Zor" şeklinde takozlama operasyonuna başlamak zorunda kalmıştır. Tüketici olarak bizler de "Onun Bunun Derdi Bizi mi Gerdi" diyerek pazardaki bira çeşitliliğinde artışa yol açan bu tatlı rekabeti hayırlara vesile olması açısından tebessümle izlemekteyiz.


Türk Tuborg Bira ve Malt Sanayi AŞ tarafından Türkiye'de üretilen Euro Pale Lager tipi bu birayı bardağa doldurduğumda üzerinde 2 parmak kalınlığında beyaz renkte köpük oluşuyor. Köpüklü ortamın biraz oturmasını bekledikten sonra berrak sarı renkteki biraya doğru hareketleniyor ve "bildiğimiz bira kokusu" eşliğinde ilk yudumu alıyorum. Hafif ekşi daha çok tatlı maya ve malt aromasını takiben yuttuktan sonra derinden gelen belli belirsiz şerbetçiotu acılığı dışında bir şey algılamıyorum. Orta derecede asidite ve karbonasyon ile % 5 alkol içeren ince gövdeli biranın bitişi fazla uzun sürmüyor ama sıcak yaz günlerinde insanı fazlasıyla mutlu ediyor. Köpüğü ise arkasında fazla bir şey bırakmadan bardağın yarısından sonra ortadan kayboluyor. Yudum yudum bardağın dibine doğru ilerlerken çocukken evdeki camlı büfede yan yana duran uzun ince bardaklarını ve yasaksız eski güzel günleri hatırlıyorum. Ayrıca eski şişenin yeni şişeden daha zarif olduğunu, hangi tip şişe kullanılırsa kullanılsın mutlaka eski tip kapak kullanılmasını ve albeni yönünden etiket tasarımının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Bu biraya toplamda 75/100 puan veriyor ve idare eder (70-79) olarak değerlendiriyorum.

Not : Biralar hakkındaki farklı görüş, düşünce ve kanaatleri Beer Advocate ve Rate Beer ile Bira Sevdası ve Beerader sitelerinde bulabilirsiniz.

Bu yazıda araştırma ve inceleme sonucunda elde edilmiş kişisel kanaatler düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında paylaşılmıştır. İçeriğinde önerme, özendirme, tanıtım, reklam ve öküz altında buzağı bulunmamaktadır. Atın ölümü arpadan olsun, azı karar çoğu zarar ya da bi kereden bişey olmaz demeyin. Siz doktor'un dediğini yapın yaptığını yapmayın. İçseniz de içmeseniz de alkol sağlığa zararlıdır !

Bu yazının hazırlanmasında internet kaynaklarından yararlanılmıştır ve kullanılan görsellerin tüm hakları sahiplerine aittir

In the preparation of this paper was benefited from internet sources and all rights of the images belong to their respective owners.

doctor's log : stardate 2016.2408 ... to be continued

21 August 2016

A Railroad Odyssey - Eastern Express ( II )

Bir Demiryolu Macerası - Doğu Ekspresi ( II )‍


Kemah'dan ayrılırken telefonla ısmarladığımız köfteler Erzincan'a ulaştığımızda peronda bizleri bekliyordu.


Ekmek arası köftelerimizi afiyetle mideye indirirken bir yandan da uzaktaki Munzur dağlarına bakıyorduk.


Bu mevsimde bu dağlarda ne kadar az kar olduğunu gördükten sonra küresel ısınma üzerinde derin muhabbetlere daldık.


Kulaklarımızın pasını alan ray tıkırtıları eşliğinde laf lafı açarken yavaş yavaş Sansa Geçidi'ne doğru yaklaştık.


Karasu ile birlikte Sansa Geçidi'ne girdiğimizde karlı dağlar iki yanımızı sardı.


Hemen hemen aynı yere ait bu 2 kareden üstteki 1983 yılında çekilmiş bir videodan çıkartılmıştır. 31 yıl sonra çektiğimiz alttaki karede ise eski yolun sağ alt köşede yer aldığını ve yeni yolun ötelenen Karasu yatağına yapıldığını gördük.


Sansa Tren İstasyonu


Sansa Geçidi'nden çıktıktan sonra uzayıp giden beyaz mutluluklara, duble yollara yem olan dağlara tepelere ve kara kavaklarda sahiplerini bekleyen kuş yuvalarına baka baka yola devam ettik.


Aşkale'ye geldiğimizde 22023 makinanın çektiği Kars'dan gelip Ankara'ya giden trenin bizi beklediğini gördük.


Aşkale Tren İstasyonu


Yol boyu gördüğümüz Yeşilçam film seti kıvamındaki bunun gibi terkedilmiş viranelere anlam veremedik.


Pencereden akıp giden dağlara baktıkça aklımıza onlarca türkü geldi ve bir türküden diğerine savrulduk.


Kandilli'de "Ay-Yıldız" ların kucaklaşmasını yakaladık.


Atlıkonak Köyü - Orda bir köy var uzakta diyerek gidemediğimiz köylerimize gene uzaklardan baktık.


Benim sadık yarim kara topraktır diye türkülenerek aramızdan göçüp gidenleri rahmetle andık.


Artık istasyonlarda " abi gaste gaste " diye seslenmeyi bırakan çocuklarımıza uzaktan da olsa el salladık.


Erzurum düzlüklerinde birlikte yaşama tutunan ağaçların kardeşliğine şahit olup saygı duyduk.


Kilometreleri adım adım tüketirken içimizde Cağ Kebap heyecanı yüzümüzde anlamlı bir gülümseme vardı.


Erzurum'a gelmeden hemen önce Sun Express ile selamlaştık.


Kış oyunları için yapılan olimpik tesislere bakarken atlama kulelerinin ileride bir gün, zemin etüdü olmadan temelsiz yapıldıkları için, yıkılacakları aklımıza bile gelmedi.


Sonunda Erzurum'a ulaşıp ve Cağ Kebap'larımıza kavuştuk.


Erzurum'dan sonra yol boyu yığılmış saman balyaları kışın bir şekilde yumuşak geçtiğine işaret ediyordu.


Hasankale Tren İstasyonu


Yekebat ( Çakırtaş ) Köyü Demiryolu Köprüsü - Güneşi arkamıza aldıktan sonra dere tepe yol almaya devam ettik.


Buğdaylı Köyü ve sol arkada Akçatoprak ( Poslu Baba ) Dağı


Akçatoprak Dağı demiryolunun 18 km güneyinde yer almaktadır.


Horasan'dan sonra ısıtmayan güneş ufka doğru yavaş yavaş alçaldı.


Sarıkamış'a doğru çıkarken beyaz sessizlikler arasında duyulan tek şey rüzgar ve 22000 lik makinanın uzaktan gelen sesiydi.


Demiryolu ile birlikte kıvrıla kıvrıla Süngütaşı Çayı'nı takip eden eski Erzurum-Kars yolu üzerinde çok sayıda taş köprü gördük.


Allahuekber Dağlarından yola çıkan Süngütaşı Çayı yol boyunca dereleri toplayarak Horasan doğusunda Aras Nehri ile birleşmektedir.


Süngütaşı - Kayalıklar üzerinde Urartu'lar döneminden kalma Zivin Kalesi kalıntıları yer almaktadır.


Karaurgan yakınlarındaki bu tünelden sonra hava iyice karardı ve fotoğraf çekmeyi bıraktık. Daha sonra Kars'daki lokantaya alo deyip yerimizi ve siparişimizi bildirdik. Ayrıca biz gelmeden önce dükkanı kapatıp gitmemelerini özellikle rica ettik.


Kars'a geldiğimizde eşyalarımızın bir kısmını kompartmanlara kilitleyip zaman yokluğundan dolayı 2 taksi ile otelimize doğru hareket ettik.


Oteldeki kısa ihtiyaç molasını takiben lokantaya ulaştığımızda masamızın ve personelin bizleri beklediğini gördük.


Menüye gelince çorba, salata, mercimekli erişte ve hoşaf eşliğinde tabi ki tandırda kaz ama yanında rakı arama bulamazsın !


Kazın porsiyon fiyatını duyduğumuzda hep birlikte "ooooooooooo" çektik. Mekan sahibinin "ama bu kazın iyisi" cevabı üzerine bir arkadaşımızın "hocam bu saatte bizden iyi kaz mı bulacaksın" demesiyle film koptu J


Kars caddelerinde turlayıp yediklerimizi biraz olsun erittikten sonra alışverişimizi tamamlayıp otelimizin yolunu tuttuk.

* Öyküde kullanılan görsellerden bir kısmı Trenyolu Grubu üyelerine aittir.

doctor's log : stardate 2016.2108 ... to be continued